DUVAR- T24 muharriri Tolga Şardan, iki yabancı öğrencinin ikamet izinleri için İçişlere Bakanlığı konutunu adres göstermelerinin ardındaki sistem açıklarını araştırdı. Bir mühlet öncesine kadar nüfus ve vatandaşlık sistemi MERNİS ile göç ve ikamet süreçlerinin yönetildiği sistemin birbiri ile temasının olmadığını belirten Şardan, bir yabancının ikamet müsaadesi için rastgele bir adresi göstermesi halinde, o adresin uygunluğunun saptanmasının mümkün olamadığını kaydetti. Göç Yönetimi Başkanlığı’nın kullandığı yabancıların randevu talep sisteminin geçen haziran prestijiyle yenilendiğine dikkat çeken Şardan’ın bahisle ilgili yazısının bir kısmı şöyle:
“Kısa müddet öncesine kadar, nüfus ve vatandaşlık sistemi ile göç ve ikamet süreçlerinin yönetildiği sistem birbiriyle entegre yani tümleşik değildi.
Diğer bir deyişle, birbiriyle ilişkili olarak faaliyet yürütülemiyordu.
Bunun manası şu: Bir yabancı Türkiye’de ikamet müsaadesi alabilmek hedefiyle ‘herhangi bir adresi’ devlete bildirip onay talebinde bulunuyordu!
Dolayısıyla; son örnekte ortaya çıktığı üzere, Türkiye’den ikamet müsaadesi isteyen iki askeri öğrenci, İçişleri Bakanı’nın resmi konutunu ikamet adresi olarak Göç Yönetimi Başkanlığı’na bildirdi.
Burada bir not düşeyim: Resmi konutun adresi hakikaten müsaadesi talep edenlerce mi yoksa ortacılar tarafından mı verildi? Sorunun karşılığı savcılık soruşturmasında ortaya çıkacak.
Devam ediyorum.
Söz konusu adresin İçişleri Bakanı konutu olduğu ise, MERNİS kayıtlarında yani diğer bir teşkilâtın idaresindeki sistemde görünüyor.
Hâl bu türlü olunca, iş ve süreçlerden haberdar ol(a)mayan iki başka sistem, alarm vermeksizin taleplere onaylar hale dönüşüyor.
Oysa aksine olması halinde işlerin bu boyuta gelmesinin önüne geçilmesi sağlanabilecekti.
Burada şeytanın avukatlığını yapma vakti sanırım.
İki sistemin birbiriyle entegre olması halinde, bilhassa seçim periyodunda yaşanan ‘adrese yabancı kayıtları’ argümanları da gündeme gelmeyecekti!”
(ALINTI)